Dünyanın hemen her köşesindeki okulların amacı çocuklara müfredat adı verilen önceden belirlenmiş bilgileri kavratmaktır. Klasik anlamdaki başarının temel kriteri çocuğun en kısa sürede, en fazla bilgiyi içselleştirmesiyle ölçülür.
Bundan farklı olarak Montessori tekniğinin hedefi çocuğun fiziksel, ruhsal, sosyal, zihinsel ve duygusal bütünlüğünü ve gelişimini sağlamaktır. Sınıf içi etkinlikler pasif öğrenme süreçlerini değil kişisel keşifleri geliştirecek şekilde tasarlanır. Çocuk, sadece akademik başarısıyla değil, tüm beceri ve tutumlarıyla bir bütün olarak kabul edilir.
Bunun yanı sıra Montessori uygulamaları çocuğun yeterlilik (ben bunu yapabilirim) öz-disiplin (kendi sınırlarımı koyabilirim) ve sosyal farkındalık (çevremle ilişkilerimi yönetebilirim) becerilerini de geliştirmeyi önemser.
Geleneksel sınıfların ana malzemesi, sınıfın büyük kısmını kaplayan sıralardır. Öğrenciler burada belirli bir düzen içinde yerleşir, derslerini oturarak ve not tutarak dinlerler.
Montessori sınıflarının tasarımı ise öğrencilere özgürlük ve seçim duygusu verecek şekilde tasarlanmıştır. Bu sınıflarda standart sınıf sıraları yoktur. Öğrenciler faaliyet köşelerinde, küçük masalarda ya da yerde çalışırlar. Malzemeleri diledikleri gibi seçer ve kendi öğrenme alanlarının sınırlarını kendileri belirlerler. Öğrenme materyalleri erişilebilir raflarda sergilenirken, öğrencinin de ihtiyacı dahilinde gidip rahatça materyali kullanabilmesi özgürlüğünü ona sunar.
Geleneksel sınıflarda öğretmen bilgiyi sınıftaki herkese aynı anda anlatır. Bu anlatım çoğunlukla tahtada yapılan bir sunumu içerir. Bilgi sunumunun ardından da öğrencilerle ortak etkinlikler yaparak öğrenmenin pekiştirilmesini sağlar.
Oysa Montessori tekniğinde öğretmen her çocuğun farklı düzeylerde ve farklı etkinliklerle öğreneceğinin farkındadır. Öğrencilerin akademik eğilim ve düzeyleri ayrı ayrı gözlemlenir ve yönlendirilir. Amaç çocukların gerçek dünyaya adım attıklarında, kendi potansiyellerinin farkında, öğrenme ve gelişime açık, sosyal ilişkileri gelişmiş kişiler olmalarını desteklemektir.
Daha önemlisi pek çok Montessori sınıfında öğrenciler, matematik mi, bir deney mi yoksa sözcüklerle bir çalışma mı yapacağına kendisi karar verir. Öğretmen sınıfa liderlik etmek yerine öğrencilerin bireysel öğrenme rehberi olarak kabul edilir.